12 aralık 2009’da gittim askere. gitmeden önce yaklaşık 4-5 yıllık kendi işim ve beraber yaşadığım bir sevgilim vardı. ve tam 10 yıl kesmediğim saçlarım. sevgilim beni
denizli otogarından
gaziantep’e uğurlarken hayatın bu noktaya geleceğini zerre bilemezdim.
antep’e vardıktan sonra beni
kilis’e yolladılar. bir taburda iki haftalık askerken orta kulakta denge kaybından ötürü
ankara’daki
gata’ya sevk edildim. hastanenin adını yanlış anımsıyor olabilirim. askeri bir hastaneydi işte.
yasak olmasına rağmen gata’ya sevk edildiğim gün biletimi alıp denizli’ye geldim. gecenin köründe o zamanlar beraber yaşadığımız sevgilim beni banyo yaptırdı. kısacık saçlarımı okşayıp, çökük yanaklarımı öpüp ve tamamen nikotin kokan vücudumu severek. iki gün sonra yılbaşıydı. bir yere eğlenmeye gittik. orada tartıştık ve ayrılmaya karar verdik.
ankara’ya gidecektim bir gün sonra. hiç unutmam, o zamanlar
osmannuri’nin kitabevinin önünde kızın ellerinden tutup “beş ay sabret, sonra her şeyi halledeceğim” dedim. inanmadı bana. sonra tam 7 yıl benimle barışmak için çabalayıp durdu. dile kolay. tam yedi yıl!
neyse işte, bir şekilde gittim ankara’ya. iki gün sonra da antep’e geçip yemin törenine katıldım ve kilis’te bir
sınır karakolu’na gönderildim. o karakolda aylarca delirmemek için çabaladım durdum ve eski sevgilimi tek bir kere aramadım. pardon, sadece bir nöbet dönüşü aradım kendisini. sabah 5’ti. "beni bir daha arama" dedi. aramadım. inat veya kibirli biri değilimdir ancak burnum düşse yerden almam.
askerliğin bitimine 15 gün kala bir kadınla tanışıp sevgili oldum. terhis olur olmaz onun yanına gittim. ankara’daydı. beraber üç dört gün geçirip
eskişehir’e,
recep cetinin sol ayagi'nin yanına gittik. oradan denizli’ye geçtim. dükkanımı yeniden açtım. ankara’daki kızdan ayrıldım. ve 20 gün sonra
armin van buuren konseri için eskişehir’den recep'i alarak
istanbul’a geldim. ertesi gün o döndü. ben burada kaldım. üzerimde sadece telefonumun şarj aleti vardı. denizli ve ankara’daki eski sevgililerim yeniden barışmak istedi. hiçbirini istemedim. burada yeni bir kızla tanıştım ve epey bir süre sevgili kaldık. sonra bir sabah onunla da ilişkimiz bitti
askerlik, benim hayatımı tepetaklak etti. aslında hayatım
2006 yılında tamamen değişmişti ancak askerlik bahanesi oldu. bense o gün bugündür öylece debelenip duruyorum. bu sürece 2-3 tane taş gibi
aşk sığdırdım ve ömrüm boyunca yaptığım gibi, alarmı kurmadan her sabah doyana kadar uyudum. bu hayata dair en büyük başarılarım bunlardır.
askerdeyken sabahları karakolun dış kapısının dibinde çay içip aşağı mezradaki köylere bakar üzülürdüm. dışarıda bir hayat vardı ve ben ona dahil olamıyordum. ne acı.